3 Ekim 2012 Çarşamba

.


 Yıllar boyunca  - ve halen daha - hedef belirleyememe süreci geçirmiş - geçiren - biri olarak üzerime fırlatılan "Ne olmak istiyorsun bakalım hıı?" sorusuna belirli aralıklarla toplum tarafından beğeniyle karşılanan , kız verilme olasılığı yüksek olan mesleklerle cevap vermişim. Doktor oluyorum beğenmiyorum mühendis oluyorum ne bileyim en çok parayı hangisi verecekse, annem - babam - çevrem hangisini söylerken benle gurur duyacaksa onu oluyorum. "Jokeylik süper meslek, Hamdi Bey'in oğlu ..." diye başlayan bi cümle duysam hani onu bile düşünebilirim.
Verdiğim cevaplar çevremdekileri tatmin ediyor , soruları savuşturuyorum ama bende bi ...
Bi huzursuzluk... Uzun süreli susmalar yaşıyorum ; annem durmadan "Oğlum neyin var?" diye soruyor.
"Bilmiyorum" diyorum.

Sınav.

Eğitim Fakültesi. Çevremdeki herkes mutlu gözüküyor bana "hayatımın kurtulduğunu" söylüyorlar. "Kebap lan fıstık gibi oğlum ..." diyorlar. Herkes memnun yani.
Herkes memnunsa ben de memnunmuş gibi duruyorum.
Gidiyorum üniversiteye okuyorum falan, herkes gibi bir öğrenci hayatı falan ama ...
Ama aynı huzursuzluk ... Durmadan sağa - sola kaçıyorum , çok fazla susuyorum.
Abim kenara çekip konuşuyor benle "Ne derdin var oğlum senin , bak geleceğin garanti , ben gibi olsan ..." falan diyor.
"Bilmiyorum abi" diyorum.

Bir daha sınav... Dört harflisinden ...

Kahvaltı masasında öğreniyorum ; atanmışım. Biraz mutluluk var içimde aileden yükü çekecem , kendi paramı kazanacam artık.
Yakın - uzak bilumum akrabalara telefon ediliyor.
Bavuldur, perdedir, tabak - çanak vesairesiyle geliyorum atandığım yere çalışmaya başlıyorum.

Dört sene geçiyor üzerinden.
Annemle telefonda konuşuyoruz."Neyin var bişey mi oldu sesin kötü geliyor?" diyor bana.
"Yok bişey yoruldum birazcık " diye geçiştiriyorum aklı bende kalmasın diye.
Kendimi zorluyorum , "Sağlıklısın lan , işin var gücün var ailen var, böyle olma bak" diye ...
Olmuyor.

Anne ; neyim var yemin ederim ben de bilmiyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder